DEVAM: 149-150. Rüku'
Ve Secdede Kalmanın Müddeti
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
الزُّهْرِيُّ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
حَدَّثَنِي
إِسْمَعِيلُ
بْنُ
أُمَيَّةَ
سَمِعْتُ
أَعْرَابِيًّا
يَقُولُ سَمِعْتُ
أَبَا
هُرَيْرَةَ
يَقُولُ
قَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مَنْ قَرَأَ
مِنْكُمْ
وَالتِّينِ
وَالزَّيْتُونِ
فَانْتَهَى
إِلَى آخِرِهَا
أَلَيْسَ
اللَّهُ
بِأَحْكَمِ
الْحَاكِمِينَ
فَلْيَقُلْ
بَلَى
وَأَنَا
عَلَى ذَلِكَ
مِنْ
الشَّاهِدِينَ
وَمَنْ
قَرَأَ لَا
أُقْسِمُ
بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
فَانْتَهَى
إِلَى
أَلَيْسَ ذَلِكَ
بِقَادِرٍ
عَلَى أَنْ
يُحْيِيَ الْمَوْتَى
فَلْيَقُلْ
بَلَى وَمَنْ
قَرَأَ وَالْمُرْسَلَاتِ
فَبَلَغَ
فَبِأَيِّ
حَدِيثٍ
بَعْدَهُ
يُؤْمِنُونَ
فَلْيَقُلْ
آمَنَّا
بِاللَّهِ
قَالَ
إِسْمَعِيلُ
ذَهَبْتُ
أُعِيدُ
عَلَى الرَّجُلِ
الْأَعْرَابِيِّ
وَأَنْظُرُ
لَعَلَّهُ
فَقَالَ يَا
ابْنَ أَخِي
أَتَظُنُّ أَنِّي
لَمْ
أَحْفَظْهُ
لَقَدْ
حَجَجْتُ سِتِّينَ
حَجَّةً مَا
مِنْهَا
حَجَّةٌ إِلَّا
وَأَنَا
أَعْرِفُ
الْبَعِيرَ
الَّذِي حَجَجْتُ
عَلَيْهِ
Ebu Hureyre (r.a.),
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir:
"Sîzden her kim (Tîn) suresini sonuna kadar .... (ayetiyle beraber)
okursa, "evet, kaadirdir ben de buna şahidlik edenlerdenim" desin.
Kim de (Kıyame) suresini" .....ayetiyle beraber okursa, “evet" desin.
Kim de "Vel mürselati" suresini okurda ... ayetinin sonuna kadar
gelirse, Allah'a iman ettik" desin."
(Ravi) İsmail dedi ki:
Ben "acaba bu hadisi nakleden kimse yanılmış olabilir mi bir göreyim"
diye (bu hadisi o) bedevî adama tekrar okumaya başladım da (bana şöyle) dedi:
Ey kardeşimin oğlu, sen benim bu hadisi kafamda tutamadığımı mı zannediyorsun?
Vallahi ben altmış defa hacca gittim, üzerinde hacca gittiğim her deveyi bile
bilmekteyim."
Diğer tahric: Tırmizi,
tefsiru sure
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerifte söz
konusu edilen A'rabî'nin
is-mi açıklanmıyorsa da Nevevî Takrîb isimli eserinde onun isminin
Yezîd b. İyaz Ebu'1-Yesa' olduğunu ve kimliği bilinmeyen, sözüne itibar
edilmeyen bir kimse olduğunu ifade etmektedir.(et-Tin (95), 8)ayeti, "Ey
Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) seni yalanlamak suretiyle kendi
insanlık şerefini düşüren kimselerle senin aranda en adaletli hükmü verecek
olan Allah'dır," mealindedir.
ayet-i kerimesi ise,
"Bütün bunları yapan Allah ölüleri tekrar diriltmeye kadir değil midir,
elbette kadirdir" mealindedir. Hadis-i şerifin zahirî manasına bakılırsa
Tîn Süresi'-ni 8. ayetiyle beraber okuyan kimsenin "Evet kaa-dirdir, ben
de buna şahidlik edenlerdenim" demesi, müstehabdır. "Ben şahidim"
denilmeyip "ben şahidlik edenlerdenim" denmesinde faziletli kişilerin
arasında bulunmanın önemine işaret vardır. Çünkü faziletli kişilerin arasında
bulunan kişi onlarda bulunan fazilete ortaktır. Bu hadis-i şerifin ifadesinden,
suresinin son ayeti olan ayetiyle beraber okuyan kimsenin "Bela evet"
demesi ve "Ve'l-Mürselati" suresini "Ar-tık bundan sonra hangi
söze inanacak onlar?" ayetiyle beraber okuyup bitiren kimsenin de,
"Amenna billahi = Biz Allah'a iman ettik" demesi müstehabtır. Ayetin
manasına göre, "Amenna bi'1-Kur'an" denilmesi gerekirken bunun
yerine "Amenna billahi" denilmesi, Allah'a imanın Kur'an'a imanı icab
ettirmesindendir. Çünkü Kur'an, Allah'ın sıfatlarından olan kelam sıfatının
tecellisinden başka bir şey değildir.
Sözü geçen surelerin
sonundaki ayet-i kerimeleri okuyan bir kimsenin hadis-i şerifte öğretildiği
şekilde mukabelede bulunması müstehabdır. Ancak namaz içinde bu ayetler
okunduğu zaman bu şekilde mukabele etmenin hükmü ilim adamları arasında
ihtilaflıdır. İmam Nevevî'ye ve İbn Abbas'a göre namaz içerisinde bu ayetleri
okuyan kimse ister imam, ister cemaat olsun bu şekilde mukabele edebilirse, de
bazı ulemaya göre bu şekilde mukabelede bulunmak namazı ifsad eder. Nitekim
merhum Ömer Na-suhi Bilmen Efendi bu mevzuda şunları söylemektedir: "Farz
namazlarda okunacak ayetler münasebetiyle namaz kılanın "ya Rabbi beni
ateşten sakla". diye istiazede bulunması, veya Allah Teala'dan rahmet ve
mağfiret dilemesi mekruhtur. Yalnız başına nafile kılan kimsenin bu şekilde dua
etmesinde bir sakınca görülmemektedir."[Büyük İslam İlmihali, 217.] Bazı
hadis alimi erine göre bu hadisin bu konuyla hiçbir ilgisi yoktur. Aslında bu
hadis bir önceki baba konulması gerekirken yanlışlıkla katibler tarafından bu
baba yerleştirilmiştir.